28 Şubat 2016 Pazar

Yargıtay Daireleri Arasında İşbölümü'ne İlişkin Büyük Genel Kurul Kararı (2016)

Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Yargıtay İş Bölümüne İlişkin 12.2.2016 tarih ve 2016/1 sayılı kararı, 26.2.2016 tarih ve 29636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Karara ulaşmak için buraya tıklayınız

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. ve 120. Maddelerinde Değişiklik Teklifi

HMK'nın 120. maddesi uyarınca davacı, dava açarken yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Eğer yargılama sırasında avansın yeterli olmadığının anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya 2 haftalık kesin süre verilir.
HMK m. 114'ün g bendine göre ise, gider avansının yatırılması bir dava şartıdır. Yine m. 115

27 Şubat 2016 Cumartesi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 46. Maddesinde Değişiklik Teklifi

6100 s. HMK'nın ikinci ayrımında, hakimin hukuki sorumluluğu konusu düzenlenmiştir. Hakimin hukuki sorumluluğu konusunda devletin sorumluluğu ve hakime rücu hakkı ise 46. maddede düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, hakimin  yargılama faaliyetinden dolayı hangi hallerde devlet aleyhine dava açılabileceği sayılmıştır. Buna göre,
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,

İcra ve İflas Kanunu'nun 206. Maddesinde Değişiklik Teklifi

İİK m. 206, adi ve rehinli alacakların sırasını düzenlemektedir. Maddede dört sıra halinde sıralanan alacaklar, maddenin birinci fıkrası uyarınca gümrük resmi ve akar vergisi gibi Devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergilerden sonra gelmektedir. Maddenin mevcut halinde sıralama şu biçimdedir:

Kira Süresinin Bitmesi - İlamsız Tahliyede Yazılı Kira Sözleşmesi (Şema)



Açıklama: İİK m. 272-275 arasında, kira süresinin bitmesi nedenine dayalı tahliye takibi düzenlenmiştir. Bilindiği üzere, kira sözleşmesi herhangi bir şekle tabi değildir. Diğer bir deyişle, kira sözleşmesi yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir.
Bu ilke, BK döneminde olduğu gibi TBK düzeninde de geçerliliğini korumaktadır. BK döneminde, GKHK kapsamına girmeyen taşınmazlar için kira süresinin bitmesi nedeniyle ilamsız tahliye yoluna başvurabilmek için kira sözleşmesinin sözlü değil, yazılı olması gerektiği kabul edilmekteydi. Fakat GKHK kapsamında olan kira sözleşmeleri için, yazılı bir kira sözleşmesi bulunmasa dahi yazılı tahliye taahhüdünün varlığı halinde ilamsız tahliye yoluna başvurulabiliyordu. BK dönemindeki bu ayrım TBK kapsamında bazı değişikliklere uğrayarak düzenlenmiştir. Artık yazılı tahliye taahhüdünün varlığı -TBK’daki ayrım doğrultusunda- sadece konut ve çatılı işyeri kiraları için aranacaktır. Öte yandan yazılı sözleşmenin bulunması, yine aynı doğrultuda sadece TBK m. 299 ve devamında düzenlenen adi kira sözleşmeleri için şarttır.

26 Şubat 2016 Cuma

6098 Sayılı TBK'nın 347. Maddesinde Değişiklik Teklifi

TBK m. 347 (6570 s. GKHK m. 11), TBK m. 339 ve devamında düzenlenen konut ve çatılı işyerlerine ilişkin kira sözleşmelerinin bildirim yoluyla sona ermesi konusunu düzenlemektedir. Maddenin mevcut birinci fıkrasına göre, belirli süre için akdedilmiş konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, kira sözleşmesinin süresinin bitiminden en az 15 gün önce bildirimde bulunmadığı takdirde, sözleşme aynı koşullarla 1 yıl için uzatılmış sayılır. Bu halde kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi

24 Şubat 2016 Çarşamba

Avukatlık Kanunu'nun 57. Maddesinde Değişiklik Teklifi

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun teklif konusu 57. maddesinin mevcut haline göre, görevi sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır. Teklif ile, avukatlara karşı haciz ve icra mahallerinde de

8 Şubat 2014 Cumartesi

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Kısmî Dava

A. Genel Olarak
Kısmî dava, belirsiz alacak davasının aksine, karşımıza ilk defa HMK ile çıkmış değildir. HMUK, kısmî dava başlıklı ayrı bir madde içermemesine rağmen, 4. maddesi uyarınca kısmî dava açılmasına cevaz verildiği kabul edilmekteydi. Bölünebilir bir alacak söz konusu ise, davacı bu alacağın sadece bir bölümünü dava ettiğinde bu kısmi dava olarak adlandırılıyordu. Bir davanın kısmi dava sayılabilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın bir